5 Mayıs 2010 Çarşamba

Yazı İşleri


'Yazı İşleri' blogumuzda sık sık yer verdiğimiz bir tema, biliyorsunuz. Çok sevdiğimiz yazarlardan Haruki Murakami'nin The Believer'dan Sean Wilsey'le gerçekleştirdiği söyleşi, tam da bu meselelerden, yazma uğraşının kişisel ayrıntılarından yola çıkıyor. Murakami'nin kitapları ülkemizde Doğan tarafından yayınlanıyor, İngilizce olarak okumak isteyenlere Hard Boiled Wonderland and the End of the World (kendi romanları arasında en sevdiği de buymuş) ile şahane öykü kitabı The Elephant Vanishes'i de öneririz.

SW: Sabahları erkenden uyanıp belli bir rutin dahilinde yazıyorsunuz. Yazdığınız zamanlar dışında yazıya ne kadar mesai harcıyorsunuz? Yazı rutininiz dışındayken beyninizin yazan kısmını kapıyor musunuz?

HM: Masa başında değilsem yazı hakkında düşünmemeye çalışırım. Hatta bilinçli olarak başka şeylerle ilgilenmeye bakarım ya da hiçbir şey düşünmem. Müzik dinleyerek, okuyarak, yemek ya da spor yaparak zihnimi farklı alanlara çekiyorum. Belki aklımın bir kısmı romanımda kalıyordur yine de, beynim nasıl işliyor bilmiyorum.

SW:Hiç ara vermeyi ve bir süre yazıdan uzak kalmayı geçirdiniz mi içinizden?

HM: Yazı benim için nefes gibi; hep yazıyorum. Kurgu değilse bile çeviri yapıyorum ya da makaleler yazıyorum. Yazar için yazı bir atletin antremanından ya da müzisyenin pratiğinden farksızdır. Yazıya ara verirsen eski temponu yakalamakta güçlük çekersin.


Murakami en sevdiği yazarların Kafka, Chandler ve Dostoyevski olduğunu, yazmak istediğine ise 1970'lerde bir beyzbol maçı izlediği sırada karar verdiğini söylüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder