19 Aralık 2011 Pazartesi

Okur

Hatırlayacaksınız, o günler metin yorumlamasında Yazarın ölümü, buna karşılık Okurun yükselişinin en şaşaalı günleriydi, artık son söz salt okurun olmuştu.*

Paris Review'da ilginç bir makale okudum geçenlerde: Bir lise öğrencisi, edebiyat dersinde anlatılanlara tepki duyarak bir dizi yazara anket kıvamında sorular gönderiyor. Bir kısmı cevap yazmasalar da aralarında Kerouac, Bellow, Mailer gibi isimlerin de yer aldığı bir grup, öğrencinin sorularını yanıtlıyor. (Sene 1963, olaylar internet ve e-posta öncesi bir çağda geçiyor. Bahis konusu lise öğrencisi bugün koca bir adam.)

Sorular (biraz kısaltıyorum) şöyle:

1. Eserlerinizde sembollere bilinçli ve kasıtlı olarak yer veriyor musunuz?
2. Okurlarınız siz kasıtlı olarak sembolizme yer vermeseniz de yapıtlarınızda sembollere rastlıyorlar mı? Bu durumda tepkiniz ne oluyor?
3. Klasiklere imza atmış büyük yazarların kasıtlı olarak sembolizme başvurduklarını düşünüyor musunuz?
4. Bu konuda sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Sorulardan anlıyoruz ki mektupları ve anketi gönderen öğrenci, sembolizm ve semboller konusunda öğretmeniyle aynı duyguları paylaşmıyor. Kerouac'ın birinci soruya cevabı kısa ve öz: "Hayır." Dördüncü sorunun altına yazdıkları da ilginç: "Edebiyatta sembolizm tamam da ben hayattan gerçek olayları ve tanıdığım insanları yazıyorum." Boris Vian da Günlerin Köpüğü'ne girişte 'bunların hepsi gerçek çünkü onları ben hayal ettim," demiyor muydu? Korkmayın, kurgu ve gerçek temalı hezeyanlarla konuyu dağıtacak değilim. (Bu konuda tartışma fırsatları olsaydı eğer, bu iki yazar tartışmayı es geçip içki içerler, caz falan dinlerlerdi diye düşünüyorum.) Her neyse, Norman Mailer'ın cevabı, bir nebze daha ters: "Çok üzgünüm ama sembolizm hakkında soruklarınızı cevaplayacak vaktim yok." Bunun ardından Mailer, yazarken olayın teknik ayrıntılarına fazla kulak asmadığını ekliyor ve en sağlam sembollerin kasıtlı olarak bulunanlar değil de kendiliğinden metne yerleşenler olduğunu belirtiyor. Soru gönderilen 150 yazardan 75'i cevap yazmış bu arada... Bütün bu aktarılanlarda fazlasıyla naif bir şeyler mevcut; liselinin okuduğu ve yorumladığı her metinde semboller gömülü olduğunu iddia eden edebiyat öğretmenine başkaldırısı da cabası. Günümüzde okurun yazara bu kadar kolaylıkla ulaşması söz konusu değil, o ayrı. 140 karakterlik diyaloglara olanak tanıyan twitter sayılmazsa, kimseler birbirlerine böylesine doğrudan ulaşamıyor artık. Bu mektuplar, koleksiyon değerleri bir yana, bir galeride sergilenecek nitelikte.

Yukarıdaki görselde Robert Gober'dan 'Gazete' adlı bir iş, aşağıda Kerouac'ın cevap mektubu:








(Alıntı, geçtiğimiz hafta hayata veda eden Gilbert Adair romanı Yazarın Ölümü'nden. Çeviren: Aslı Biçen, YKY.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder