18 Eylül 2013 Çarşamba

Düşün


 Çoğu insan hasetle bahseder ‘Duvardaki Sinek’ten. Onun özelliklerine, neredeyse görünmez olup aynı zamanda belirli bir grubun sırlarına ve sohbetlerine kulak kabartabilmesine gıpta ederler. Buna karşın, Hannah’daki ilk altı, belki yedi öğleden sonra boyunca Duvardaki Sinekten öteye geçmemekle birlikte bu tür görünmezliğin epey çabuk ortadan kalktığını rahatça söyleyebilirim. (Aslında sineklerin benden
daha fazla dikkat çektikleri öne sürülebilir çünkü her zaman birileri bir gazete veya dergiyi rulo yapıp sinek kovalamaya kalkışır ki Hannah’nın beni sohbetlere katmaya yönelik -ve küçümsenmekten daha utanç verici bulduğum- sarsak girişimleri haricinde kimse böyle bir şey yapmadı.)

(...)

"Sonuçta büyük veya küçük, insan olduğunu düşündüğü kişi olur. Bazı insanların nezleye veya
felaketlere bunca meylinin nedeni budur. Bazılarının su üstünde dans edebilmesinin de.”

(Gündelik Felaket Teorileri, Marisha Pessl. Çeviren: Algan Sezgintüredi. Kelebek mi, duvardaki sinek mi? İşte bütün mesele bu.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder