22 Ekim 2013 Salı

Tamirat


Bugün öğrendiğim kadarıyla hafta sonundan itibaren saatleri geri almak suretiyle ışık tasarrufuna geçecekmişiz, sevgili blog okuru. Neden bu denli sarsıldım bilemiyorum ama ışığa veda etmeye hazır değilim, saatleri ayarlayanlara teessüflerimi bildiririm.

Her neyse, ara zamanlara, liminal durumlara tahammül eşiğim, sürmesi gerekenden çok daha uzun sürmüş bir tatilin sonrasında epeyce düşük, idare ediverin. Duyduğum her şeye, aldığım her habere sinir olmak suretiyle içinde bulunduğum illet ruh halinin (ışığı geri verin!) sınırlarını genişletmek üzereydim ki yukarıda paylaştığım Banksy işine rastladım (ki belirtmeliyim; Banksy'nin New York icraatları da, diğer pek çok şey gibi fena halde içimi sıkar haldeydi, ancak sorun -muhtemelen- görünürlüğünü birden artıran Banksy'de değil, bendenizdeydi.) İç sıkıntısı, daral, huzursuzluk vs. diye adlandırılabilecek bu feci ruh halinden çıkmamı ise, Banksy'nin Williamsburg'deki işlerinden birinin üzerine sprey kutusuyla saldırıp 'tahrip' eden bir başka sokak sanatçısının başına gelenleri esefle izlemem sebep oldu. Ne alaka derseniz bilemiyorum sevgili okur, zira insan çoğu zaman neyin neden olduğunu bildiğini sanıyor ya, aslında neyi ne kadar biliyor tartışılır. (Epistemolojiye dalma niyetinde değilim, korkmayın.)

Velhasıl dünya tuhaf bir yer ve ruh halleri hep geçici; sözü bu kadar gevelemem ondan.

Aşağıda Banksy'nin graffitisine zarar veren şahsın başına gelenlerin ibretlik fotoğrafı, habere dair bağlantı ise burada. Banksy'nin sinir uçlarınızı bir bir yerinden uğratma garantili koyunlu hadisesini ise buradan izleyebilirsiniz. Bonus olarak da Banksy hakkında bir Elif Key yazısı ekleyelim, tam olsun. 

Sağlıcakla kalın, kalmaya çalışın.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder