8 Aralık 2014 Pazartesi

Çok



Bu ay, İstanbul Art News Edebiyat'a, listeler hakkında yazdım:

(...) Karmaşık bir dünyayı dize getirmek için hazırladığımız, devrilen seneyi özetlerken çıkardığımız tüm özetler... Sonsuz bir evrende, tüm verileri elden geçiremeyeceğimize –tüm yıldızları sayamayacağımıza, tüm köşelere uzanamayacağımıza, tüm kitapları okuyamayacağımıza, tüm gemileri anamayacağımıza- göre neyi, nasıl bir sıralamaya tabi tutabilir, ne kadarını, hangi başlıkların altına dahil edebiliriz? Kaosun ortasında tutarlı bir liste çıkarmak mümkün değil, lakin pratikte tutarlılık iddiasının sürmesi, bizlere kendi hezeyanlarımıza, yanılsamalarımıza dair bir şeyler söylüyor olsa gerek. Eksik de olsa, listelerle buluşuyor, onların şemsiyesi altında üzerimize yağan sonsuz veriden korunabiliyoruz yine de. Perec şunu soruyor: “Yoksa nihayetinde söz konusu olan kendi antropolojimizi kurmak mı, bizden bahsedecek, uzun zamandır başkalarından yağmaladıklarımızı bizim içimizde arayacak olanı –yabancıl değil ama içsel olanı- saptamak mı?” Fani varlıklarımız devrilen senelere rağmen zamana yetişmeye çalışırken tek bir düstur belirlenebilir belki de: Listelere inanma, onlarsız da kalma.

Zira dünya hâlâ büyük, yaşam hâlâ kısa.

Yazının tamamı için, Istanbul Art News, Edebiyat...

Yukardaki görselde, Gündelik Hayat Müzesi. "Müzedeki şeyler tamamen değersiz. Fakat her gün kullanıldıkları için bu nesnelere paha da biçilemez."

Aşağıda, Ettore Guatelli Müzesi'nden bir fotoğraf. Çok!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder