21 Nisan 2016 Perşembe

Domuz!


Ben beş yaşındayken yurtdışında yaşayan bir aile dostumuz bizi ziyarete geldi ve abime, ablama, bana hediyeler getirdi. Onların ne aldıklarını anımsamıyorum, ama üç hediye paketinin en büyüğünün benimki olduğunu anımsıyorum. Ambalaj kağıdını yırtıp karton kutuyu açtığımda gülümseyen, pembe, porselen bir domuz gördüm. Adama kibarca teşekkür ettim, ama biraz hayal kırıklığına uğradığımı da itiraf etmek zorundayım. Porselen bir domuz ile ne gibi oyunlar oynanabilirdi ki? Aile dostumuz, yüzümdeki hayal kırıklığını görünce bunun bir domuz kumbarası olduğunu söyledi. “Biriktirmek istediğin paraları,” dedi, cebinden bir madeni para çıkararak, “domuzun sırtındaki yarıktan içeri atarsın ve para zamanla birikip çoğalır.”

(...)

(Alıntı, Domuzu Kırmak'ın -gözlerim dolmadan okuyamadığım- sunuş metninden. Bütün Keret kitaplarında olduğu gibi, bu kitabın da türlü türlü hikayesi var, ama sanırım, en unutulmazı, 'Sunuş'un Hikayesi' olsa gerek - sadece çevirmeni, editörü ve bir iki kişinin bildiği bir hikaye... Baharların en güzeli, yeni Keret öyküleriyle geleni olabilir mi? Domuzu Kırmak, şimdi tüm kitapçılarda.)



2 yorum:

  1. Bazen, belki biraz zamanım olduğundan, belki doğru yerde olduğumdan belki sırf zamanı olduğundan yeni bloglar keşfediyorum. Çok zor bir şey bu! İnsanın dilini sevdiği birinin yazılarıyla denk gelmesi. Öyle oldu yani :=) Aydan Atlayan Kedi'yi okurken burayı gördüm.
    İyi ki gelmişim :)

    YanıtlaSil
  2. Hoş geldiniz, iyi ki geldiniz :)

    YanıtlaSil