6 Nisan 2016 Çarşamba

Satori!


Sonda söyleyeceğini en başta haykıran bir metin: Paris'te Satori. Bir yol anlatısı, evet, ama fazlası; bir aydınlanma hikayesi, evet, ama fazlası; bir arayış öyküsü, evet, ama fazlası - hepsininin toplamı ve daha azı. Yaşamla eşzamanlı ve yaşama saygılı.

Kerouac, Paris'te Satori'de, kökenini araştırma amacıyla çıktığı Fransa seyahatini anlatıyor... Gerçeklere dayalı bir metin bu; yazar, ne anlatacağını daha ilk sayfalarda, hatta kitabın adıyla açık ediyor okuruna. Gizlisi saklısı olmadığı gibi, aldığı nefesten daha büyük, daha yüce bir iddiası da yok... Geleneksel anlatının giriş-gelişme-sonuç odaklı -ve yaşam akışından hayli uzak- formüllerine inat, Paris’te Satori’de sonuç girişte yer alıyor, lafa özetle başlanıyor. Bir aydınlanma anlatılan ama neye dair değil nasıl olduğu önemli zira Kerouac için mühim olan, vardığı nokta değil, tuttuğu yolun ta kendisi: “Paris hakkında yazdığım yeni roman 30.000 kelime kadar ve onu olduğu gibi, kurşunkalemle nasıl yazdıysam öyle bırakacağım.”[i]

Paris'te Satori, şimdi tüm kitapçılarda.







[i] John Clellon Holmes’a mektup; 21 Temmuz 1965.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder