18 Eylül 2017 Pazartesi

Gerisi hikâye



Zihin karmaşık bir düzlemdir, en beklenmedik anlarda karşınıza sizi şaşırtacak, hatta ağzınızı bir karış açık bırakacak bir şeyler atıverir. Ağız demişken; gülerken dişlerini gösteren yazarlar bizden değildir zira dişler mahremdir.

Valeria Luiselli yazıyı, yazma edimini boşluklar arasında bir gezintiye benzetiyor, metruk bir alanın keşfine. Köşedeki çalı, ötedeki baraka ya da sonsuzluğa uzanan yol, yazar göz gezdirdikçe şekillenir ve formuna kavuşur bu gezide. Yemek, barınmak, yakınlık gibi ihtiyaçlar temeldir ve ateşin başında oturarak zaman öldürdüğümüz günlerden beri hikâyeler, zihnin temel yakıtı, hayatın dayanağı olagelmiştir. Fani yaşamlarımızda en değerli yaratımız, kendimize ve başkalarına anlattıklarımızdan, onlar uyarınca üstlendiğimiz rollerden ibaret olabilir.

Dişlerimin Hikâyesi, anlatmanın sihrine dair bir roman. Bir kitap yazıp dişlerini yaptıran bir adama da dair aslında, bir baba ile oğlunun temelden bozuk ilişkisine, bir sanat eserinin değerinin nasıl belirlendiğine, umulanlardan bulunanları çıkardığımızda geride kalan hayal kırıklıklarına... Kurmacanın şatafatına ve hikâyelerin değerine dair bir roman bu.

Gerisi mi? Gerisi safi edebiyat.

(Görselde Marilyn Monroe, olanca rahatlığıyla inci gibi dişlerini sergiliyor. Aşağıda, Doug Aitken'a ait bir iş, ki romanı okursanız kendisiyle daha yakın bir ilişki kurmanız muhtemel. Valeria Luiselli'nin eleştirmenlerden tam not alan romanı Dişlerimin Hikâyesi, şimdi, Seda Ersavcı'nın çevirisiyle tüm kitapçılarda.)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder