10 Ocak 2018 Çarşamba

Değer

Birkaç ay önce Connecticut'ta bir okur buluşmasına gidecektim, bir şoför de beni Boston'a getirecekti. Hızlı sürüyordu ve bir arabayı sollarken yoldan çıktı. Her yan cam kırıklarıyla doldu ve benzin deposu yanmaya başladı. Havaya büyük bir alev bulutu yükseldi. Nefes alamaz hale gelmiştim ve kendi kendime, tamam, dedim, buraya kadarmış. Aynı zamanda da düşündüm, vay, dedim içimden, müthiş bir yaşam sürdüm ve inanılmaz kısaydı. Umarım karım yeniden evlenir çünkü oğlumu zaptetmek güç, birileri ona haydi odana diyecek olsa iyi olur... Polisin biri, patlayacak gibi olmadan beni araçtan çıkarmış. Tam o anda ölmeyeceğimi anladım. Kaburgalarım kırılmış. Aylar boyunca acılar içindeydim. Ağrılarım vardı; yazı yazamıyor, konuşamıyordum. Aldığım ilaçlardan kabız oldum ve yemek yemek istemez hale geldim. Geceleri hâlâ uyuyamıyorum. Sürekli bir şeylere söylenen, şikayetçi olan biri için inanılmaz bir tecrübeydi bu. Bugün yaşama değer verdiğimin farkındayım, bu farkındalığım daha yüksek şimdi. 

(Hikâye gibi olduğuna bakmayın, Etgar Keret, Die Zeit dergisinde bir süre önce geçirdiği korkunç kazadan bahsediyor. Şubat ayında ufak bir Keret sürprizi var, duyurusu yakındır diyelim ve tabii ki, Etgar Keret'i sevelim. Görsel, çevirmenimiz Garo Kargıcı'ya ait, Tayland'da bir yerlerde, bir hostelin rafında denk gelinmiş.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder